Bildiğimiz bir koku bizi bazen geçmişe kadar götürebilir. Hatta çocukluk anılarımızı bile çağrıştırabilir. Çilek kokusu yaz mevsiminin sıcaklığını, annenizin kokusu size şefkati anımsatabilir. Belki de babanızın 80’lerde kullandığı arabasına bindiğinizde içinde kendine özgü bir kokusu vardı. Tarif edemezsiniz ama onu bir tek siz hatırlarsınız. Şimdi arada bir burnunuzda o kokuyu duyarsınız ve kokuyla birlikte bazı anılarınız da canlanır gözünüzde. Kaybolduğunu sandığınız anılar bir bakıvermişsiniz bir anda burnunuzda tütmeye başlar. Peki hiç düşündünüz mü? Nasıl oluyor da kokular unuttuğumuzu sandığımız anılarımızı tekrar canlandırabiliyor?
Varlığımızın en temel özelliklerinden biri olan koku ya da koklama duyusunu biraz da biyolojik açıdan ele almamız gerekecek. Kısaca sizi sıkmadan şöyle özetleyelim. Kokunun algılanmasının %5’lik kısmı burunda gerçekleşirken geri kalan bölümünün tamamı beyinde gerçekleşmektedir. Koku, merkezde duyum haline geldikten sonra ise bir takım davranış ve tepkilerin oluşmasına neden olur. Dolayısıyla her koku, insan beyninde farklı algı ve davranışlara yol açar. Fakat ayırabildiğimiz kokuların hepsine isim bulmak oldukça güçtür. Dediğimiz gibi babanızın arabasındaki o koku tarif edilemezdir ve başka birine farklı duygular çağrıştırırken size farklı duyguları çağrıştırabilir.
Şöyle de bir şey var. Bir şeyin nasıl göründüğünü ya da duyulduğunu bir şekilde tarif edebilirken kokuya gelince onu bağlantı kurduğumuz bir şeylerle ifade etmeye çalışırız. Annenizin parfüm kokusuna çiçek gibi dersiniz; simidin kokusu için taze, çıtır çıtır, dumanı üstünde gibi ifadeler kullanırsınız. Yani kokuyu, o kokuyu tarif eden nesneyle ifade etmeye çalışırsınız. Simit demişken daha da derine inelim. Simidin kokusu belki de hepimize farklı duyguları ve anıları çağrıştırır. Kimimize paylaşmayı, sevgiyi; kimimize okul sıralarını ya da anne kahvaltısını… Bu duyguyu yeniden yaşamak ve farklı anılar biriktirmek için simit kokusunun sizi geçmişe alıp götürdüğü yere Simitçi Dünyasına bekleriz.